Hudeybiye muâhadesi gereğince; Kureyşlilerden, velisinin izni ve haberi olmaksızın Peygamberimiz (s.a.v.)’in yanına gelecek kimseler, Kureyşîlere geri çevrilecekti.
Daha muahede imza edilmeden, Kureyş temsilcisi Süheyl bin Amr’in oğlu Ebû Cendel (r.a.), ayakları bukağılı seke seke geldi. Ebû Cendel (r.a.) müslüman olmuştu ve bu cihetle de habs olunmuştu. Bu sırada Mekke’deki habsinden kaçmış ve türlü müşkilât ile gelip nihayet kendisini müslümanlar arasına atmıştı. Bunun üzerine Süheyl:
“-İşte Yâ Muhammed (s.a.v.)! Sana karşı imza edeceğim musâlahanâmenin birinci maddesine tevfîkan bunu bana geri vermelisin!” dedi. Nebî (s.a.v.):
“-Biz musâlahanâmeyi henüz imzâ etmedik bile!” buyurdular, Süheyl:
“-Şu halde vallahî ben de seninle hiçbir madde üzerinde sulh olmam!” dedi. Nebî (s.a.v.):
“-Haydi bunu bana bağışlayıp imzâ et!” buyurdu, Süheyl:
“-Ben bunu sana bırakmayı asla tecvîz edemem.” diye reddetti.
Bu sırada Ebû Cendel (r.a.) babasının inadından ye’se düşerek:
“-Ey Cemâati müslimîn! Müslüman olarak geldiğim halde şimdi ben müşriklere mi iâde olunuyorum? Benim uğradığım şu felâketi görmüyor musunuz?” diye haykırdı.
Hakîkaten Ebû Cendel (r.a.), Allâh (c.c.) yolunda Kureyş’in en şiddetli işkencesine uğramıştı.
İbn-i İshâk (rh.a.) şunu ziyâde etmiştir: Resûlullâh (s.a.v.):
“-Yâ Ebâ Cendel, sabret! Allâh’dan ümîdvâr ol! Biz Müslümanlar mağdur ve mağlûb olmayız. Allâhü Te’âlâ yakında sana da halâs yolu bahş edecektir!” buyurdular.
(Hz. Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s.), Hz. Osman ve Alî (r.a.), 36.s.)
Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edin