Hz. Samî (k.s.)’un Duası Bereketiyle 10 Yıl Daha
Bu basın toplantısından sonra Hazret-i Sâmî Efendi’mizin yanına gittim. “Dedim Efendim durum böyle böyle oldu. Kanun çıktı Talebe Birliği kapatıldı. Bu kanuna göre ama inşallah uğraşacağız, Fakir içimden geçen sizin bize verdiğiniz vazife tamam olmadı, uğraşırsam netice alırım gibi geliyor. Ama şer’i mesuliyet olmasın diye size sormak üzere geldim, ne buyurursunuz?”
Hatırladığım kadarıyla aynen şöyle buyurdular: “Kaderullah’a râzı olmak şartı ile çalışınız. İnşâallah sonu hayır olur.” ve :
رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالحَقِّ وَأَنْتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ
“A’raf Sûresi 89. Âyet’in son kısmı olan Rabbene’ftah beynenâ ve beyne kavminâ bi’l-hakkı ve ente hayru’l fâtihîn âyetini yakın arkadaşlarınıza yazıp verin, günde 100’er def’a devam etsinler.” dedi. O zaman yakın arkadaşlarımız da Yusuf Akkaya, Abid Özmen, Abdullah Özmen, Mustafa Timuçin Aslan, Raşid Ürper vs. kim varsa hepsine yazıp verdim.
“Efendim inşâallah duâ edersiniz 10 sene devam eder Talebe Birliği” dedim Hazret-i Sâmî (k.s.) da elini kaldırdı “âmin” dedi. (Allah şefaatine nâil etsin, yolundan ayırmasın.)
Sonra kendi kendime: “Neden 10 sene diyorsun, 100 sene deseydin ya!” dedim. Bana o zaman kapatılmış bir teşkilatın 10 sene daha devam etmesi çok gelmişti. Duâyı ettirdiğim sene 71, kapatıldığı da 81 senesi, tam onuncu yılında Talebe Birliği Vehbi Ecevit’in başkan olduğu dönemde Kenan Evren’in başkanlığını yaptığı Milli Güvenlik Konseyi tarafından kapatıldı.
MTTB’NİN KAPATILMA KARARI
İçerisinde bulunduğumuz durumu anlayabilmek için durumumuzu bir daha gözden geçirelim: Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyük Millet Meclisi toplanıyor. O zaman senato vardı. İkisi beraber karar veriyorlar. 1630 sayılı Dernekler Kanunu çıkıyor. Geçici maddede her şey sayılıyor: “Türkiye Cumhuriyeti hudutları dâhilinde üniversite, akademi, yüksekokul, enstitü ve benzeri seviyedeki bütün okulların tamamında kurulan talebe birliği, cemiyet, dernek, federasyon, konfederasyon…” hepsini teker teker ta’dat etmiş, “Bunların tamamı kapatılmıştır.” diyor.
Bunun üzerine bir de Trabzon Demokratik Parti Milletvekili Rahmetli Necati Çakıroğlu Meclis’te bu kanun çıkarken söz istiyor, hükümet temsilcisine soruyor. “Çıkan kanun talebe birliğini de içine alır mı?”
Teklifi veren hükümet temsilcisi çıkıp kürsüde: “Zaten Talebe Birliğinden başka resmi bir kurum yok, resmi teşkilat olarak sadece MTTB var, onu kapatıyor, başka da yok. Diğerlerinin hepsi gayri kanuni kuruluşlardır.” diyor.
Necati Ağabey ,Allah rahmet etsin, iyi adamdı ama anlamadan yaptığı bu işle bizi iyice mahkûm etti. Çünkü teklifi veren hükümet temsilcisinin bu beyanının kanun hükmü taşıdığı ve Talebe Birliğinin ismi de bu şekilde Mecliste söylendiği için bu cihetten yapılabilecek bütün kurtarma çalışmaların önünü tamamen tıkamış oldu.
DEMOKRASİ ALTERNATİFLER REJİMİDİR
“Demokrasiler alternatifler rejimidir. Yeter ki alternatifini bul!” derler. O lafı ben de çok kullanırdım. Biz de hukukçularla bütün ayrıntıları tek tek titizlikle gözden geçirerek içerisinde bulunduğumuz durumdan hukukî bir alternatif bularak kurtulmak için çareleri aramaya başladık. Yapılan çalışmalar sonunda bu kanunsuz hareketlere karşı MTTB, geçici 3. madde değil, 1.madde şümûlüne girdiğini belirtmek için bir Dernekler Kanunu İnceleme Komisyonu kurmaya karar verdik.
Nitekim Geçici 3. Madde:
«… Üniversite, fakülte, akademi ve bunlara bağlı enstitüler ve yüksek okullar ile sair her türlü resmî ve özel eğitim ve öğretim müesseselerinde kurulu ve halen faaliyet gösteren dernek, federasyon ve öğrenci birlikleri, bu kanunun yayınlandığı tarihte infisah etmiş sayılır.» demektedir.
Yani birlik, dernek veya federasyonun “infisah etmiş” sayılabilmesi için maddede adı geçen «öğretim müesseselerinden biri içinde kurulu ve faaliyet gösterir» olması burada şart koşulmaktadır.
Oysa MTTB, onun şubeleri ve diğer kuruluşlarından hiçbirisi, üni¬versite, akademi veya yüksek okul binalarında kurulu değildir ve böyle faaliyet göstermemektedir. MTTB Genel Merkezinin, üye derneklerinin ve bu birliğe bağlı Kitap Kulübü, Spor Kulübü, Sinema Kulübü, Sosyal İlimler Enstitüsü vesaire gibi kuruluşların öğretim kurumları dışında, tamamıyla müstakil binaları vardır.
Şu halde MTTB’nin durumunun, yeni Dernekler Kanunu’ndaki geçici 3. maddeye girmeyeceği, dolayısıyla bu dernek ve ona bağlı kuruluşların asla münfesih sayılmayacağı, MTTB’nin durumu “Geçici 3. maddeye girmez,” fakat diğer bütün dernekler gibi, “Geçici 1. maddeye girebilir” ki, o maddenin de metni şudur:
«Bu kanunun yayımı tarihinde mevcut olan dernekler, federasyon, birlik ve konfederasyonlar, en çok altı ay içinde, durumlarını bu kanun hükümlerine uydurmaya ve yeniden düzenlenecek dernek tüzüklerinden dört nüshasını merkezlerinin bulunduğu yerin en büyük mülkiye âmirine vermeye mecburdurlar.»
Maalesef kanun 2 Aralık 1972 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.
Kanun Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girince bütün dernek ve cemiyetler infisah etmiş sayılacak ve yeni kanuna göre de yüksek okul ve fakültelerde sadece bir dernek kurulabilecekti. Bütün yüksek okul ve fakültelerde sadece bir dernek kurulabileceği için; dernek kurmak için ilk başvuru kabul edilecek, ondan sonra gelen başvurular kabul edilmeyecekti.
Milli Türk Talebe Birliği bu kanun ile kapatılan dernekler üzerine inşa edilmişti. Bütün dernekler kapatılıp bundan sonra fakülteler ve yüksekokullarda sadece bir derneğin kurulabileceğine; bunun için de ilk yapılan dernek başvurusu kabul edilip tescil edileceğine ve MTTB’nin de varlık sebebi bu dernekler olduğuna göre; kurulacak bu yeni derneklerin tamamının bizim tarafımızdan kurulması hayati bir önem arz ediyordu.
Birliğin ayakta kalma mücadelesinin bütün safahatının büyük bir titizlik, hassasiyet, özveri ve dikkat ile yürütülmesi gerekiyordu. Yanlış atılan bir adım veya atılması gereken ve atılmayan bir adım, Allah Korusun, Birliğin sonunu getirebilirdi.
BİR GECEDE KURULAN DERNEKLER
Kanun’un Cumhurbaşkanı tarafında onaylanıp Resmi Gazete’de yayınlandığı 2 Aralık günü bütün arkadaşları MTTB’de topladık. Bütün gün ve gece çalışarak 130 tane yeni dernek kurduk. Dernekleri kuracak olanlar, emniyet araştırmasından geçeceği için, hiçbir olaya iştirak etmemiş olması ve adı polis kayıtlarına geçmemiş olması lazım. Dolayısıyla her yerde yeni isimler lazım, uydurma isimler de olmaz. Eskiden olsa uydurma isimlerle idare ediliyordu.
Birlik binasında gece birlikte çalışıyoruz yeni dernek kuruluşlarını sabaha kadar bitireceğiz. Benim kapım da açık, içerdeki konuşmaları duyuyorum, bazen içeri, odalara girip çıkıyorum. Raşid Ürper’i yanındakiler sıkıştırıyorum. “Yâhu yorulduk, uykumuz geldi, karnımız aç!” diyenler var. Raşid, “Ne yapayım yahu adam gitmedi ki oturuyor içerde” diyor. Bütün arkadaşlar odalarda kurulan dernekleri daktilo ile yazıyor. Sabaha kadar bütün bu çalışmaların bitmesi ve en geç sabah saat 9.00’da bu hazırladığımız evrakların derneği kuracak arkadaşa ulaşması, vilayet binası açılır açılmaz bu evraklarla dernek kuruluş başvurusunun yapılması gerekiyordu.
130 tane dernek dilekçesini, o gün Resmi Gazete ile beraber hiç kimsenin haberi yokken Türkiye’nin şu kadar vilayetinde (ta Erzurum’a kadar), arkadaşlara ulaştırdık.
Sabahleyin vilayet binasına gidiyor arkadaşlar… “Bak bu Resmi Gazete. 1630 sayılı yeni Dernekler Kanunu’na göre şu derneği kurduk, bu da kuruluş dilekçesi ve evraklar kabul edin!” diyorlar.
Daha Vilayet’in de haberi yok. Onlar da Ankara’ya soruyorlar. “Yahu bu adamlar ellerinde dilekçeler ile yeni dernek kurmak için başvuruyorlar, ne yapalım?” Ankara’dan gelen talimata göre de dernek kuruluş dilekçelerini kabul ediyorlar.
O şekilde 130 dernek kuruldu. Buralarda çok enteresan şeyler var. Allah’ın lûtfu ile dernekler yeniden kuruldu.
“BİZİM SİZE YAPABİLECEĞİMİZ BİRŞEY YOK!”
Fatih Gençlik Vakfı
08 Aralık 1972 Cuma saat 18.00’de, T.C. Başbakanı Ferit Melen’in de söylediği gibi “haksız bir tasarrufla” İstanbul Valiliğince polis nezaretinde MTTB mühürlendi. Bina içerisinde gece toplantı yaptık. Vakıf binasını ön taraftan bir gecede bağımsız hâle getirdik. Şu salonda (vakıf toplantı salonunda) toplantı yapıyordum. “Arkadaşlar Allah’ın izni ile burayı kimse elimizden alamayacak!” diyordum. (Talebe Birliği gitti, vakıf bizim elimizde duruyor.)
Ferit Melen
Ferit Melen’e telefon açtım. “Sayın Başbakanım sizinle görüşmek istiyorum, böyle böyle işler yapmışlar.” dedim.
“Yarın gel evladım.” dedi. 09 Aralık Cumartesi günü Ankara’ya gittim.
O gün ben Ankara’da iken Talebe Birliği binasında 300-500 talebe var. Polis kapıları tutmuş, kapılar kapalı… Birinci Şube Müdürü Şükrü Balcı (sonra İstanbul Emniyet Müdürü oldu daha sonra da New York Emniyet Ateşeliği yaptı zannediyorum orada vurdular), genel başkan vekili olan Yusuf Akkaya’ya “Bak Yusuf siz Müslüman adamlarsınız. Bizim size yapacağımız bir şey yok. Başkanınız Ankara’ya gitmiş bu işi nasıl olsa hâlleder. Gel şu havayı germeyelim, senin adamların içeride otursun. Dışarıya girip çıkmayın. Aramızda bir şey olmasın. Bizim size yapacağımız bir şey yok.” diyordu.
Allah büyük konuşturmasın, o zaman söylediğim söz: “Ben emniyet müdürü olacağım, kulağından tutarım hepsini içeri atarım.” İşte orada bunu söylettiren arkamızdaki kuvvet ve îmânımız. “Bizim size yapacak bir şeyimiz yok.” diyor. Allah şefaatine nâil etsin, bunlar hep Hazret-i Sâmî (k.s.)’un himmeti.
Ankara’da Mecliste Başbakanlık odasında başbakan ile (Yanımda Abid veya Sedat Savaşer ikisinden biri vardı.) görüşüyoruz. Talebe Birliğinde polislerin giriş çıkışı kontrol ettiğini, çocukların dışarıya çıkmalarına müsaade etmediğini vs. Başbakan’a söyledim. Başbakan İstanbul Vâlisi Vefa Poyraz’a telefon açtı. Başbakan aradığında Vefâ Poyraz maçta imiş, Başbakan’ın aradığını duyunca koşa koşa gelmiş. Başbakan da ona talimatı verdi. “Asker, polis çıksın birlikten. Talebe Birliği’ni teslim edin.” dedi.
Saf bir adamdı, Ferit Melen, Allah rahmet eylesin. Hakkında söylenen çok şey vardı ama bize çok hizmet etti. İnşallah îmân ile gitmiştir. Bir müddet sonra dedim ki: “Efendim sivil polisler içeride duruyormuş, emir verirseniz onlar da dışarı çıksınlar.” Adam bana demedi ki: “Oğlum sen 2-3 saattir burada oturuyorsun, çıkıp gitmedin burada durdun.” O zaman cep telefonu da yok ki, konuşup haber alalım. Adam bir şey demedi, tekrar telefonu Vefâ Poyraz’a açtı: “Sivil polisler içerideymiş. Çocukların işine mani oluyormuş. Çıkarın sivil polisleri de binanın tamâmını teslim edin.” dedi.
Allah rahmet eylesin, insanın dayısı kuvvetli olunca işleri de ona göre yürüyor. Allah arkamızı bıraktırmasın inşallah.
Ve böylece daha mahkeme safahatı bitmeden kendi ifadeleri ile “haksız bir tasarruf” olan MTTB’nin kapatılması Sayın Başbakan Ferit Melen’in inisiyatifi ile önlenmiş, kapatılan Talebe Birliği 09 Aralık Cumartesi günü tekrar açılmış oldu.
MTTB’NİN HUKUKİ DURUMU
MTTB’nin kapatılma hâdisesi bu netice ile sonuçlandıktan, Dernekler Kanunu İnceleme Komisyonu gerekli çalışmaları yaptıktan sonra, MTTB’nin durumunu mahkeme vasıtasıyla tespit ettirmeye lüzum gördük ve Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmaya karar verdik. Üsküdar Asliye Hukuk Mahkemesinde sonradan İlim Yayma Cemiyeti başkanlığı yapan Abdülkavi Beşer vardı. Allah razı olsun, adam bize çok yardımcı oldu. Adamcağız tecrübeli adam (Abdülkavi Beşer), “Oğlum sen Allah için çalışıyorsun, idealist adamsın. Şimdi bu adamları tayin ettirdin, (tesbit kararını alacak olan üniversiteli hocaları kastederek) para vermezsen gelmez bu adamlar.” dedi
Bu bilirkişilere 750’şer lira verdim. O zaman da o çok iyi para (bir üniversite profesörünün maaşı 1000 lira civarı), 1 aylık maaşını bir defada vermiş oluyorduk. Hakîkaten onlardan biri sırf bu iş için Mersin’den uçağa bindi geldi.
14 Aralık 1972 tarihinde 1972/237 numarasıyla; “2 Aralık 1972 tarihinde yürürlüğe giren 1630 sayılı Dernekler Kanunu’nun geçici 1. Madde’sinde, mevcut derneklerin altı aylık bir sürede yeni kanuna intibak etmeleri gerektiği, geçici 3. Madde’de ise eğitim ve öğretim müesseselerinde kurulu bulunan derneklerin infisah etmiş sayılacağı söylenmektedir. Mezkûr kanunun geçici 3. Maddesi de feshi gereken derneklerin evsafını tayin ettiğinden, MTTB’nin hangi geçici madde şümûlüne girdiğinin tespitinin yapılması” diye davayı açtım.
BİLİRKİŞİ RAPORU
Aslîye 1. Hukuk Hakimliği Recai Galip Okan, Selçuk Özçelik, Nevzat Yalçıntaş ve Sabahattin Zaim’den kurulu bilirkişilere durumumuzu şöyle tespit ettirmiştir:
«MTTB Genel Başkanı Ömer Öztürk tarafından Üsküdar Asliye I. Hukuk Hâkimliği’ne verilen 15.12.1972 kaydiye tarihli tespit talebinde bulunan dilekçe üzerine Yüksek Hâkimliğinizce ittihaz buyurulan 15.12.1972 tarihli kararla bu hususta re’sen bilirkişi tayin edilmiş olduğumuzdan talep konusu ile ilgili gereken inceleme tarafımızdan icra kılındı.
Tespit isteğinde bulunan Ömer Öztürk Üsküdar Asliye l. Hukuk Hâkimliğine verdiği 15.12.1972 tarihli dilekçesine, 2 Aralık 1972 tarihinde yürürlüğe giren 1630 numaralı Dernekler Kanunu’nun 11. bölümünde son hükümler başlığı altında geçici 1. maddede mevcut derneklerin 6 aylık bir sürede yeni kanuna intibaklarını öngörmekte olduğu, geçici 3. maddede ise eğitim ve öğretim müesseseleri içinde kurulu bulunan öğrenci derneklerini infisah ettirmekte bulunduğu, mezkûr kanunun geçici 3. maddesi feshi gereken derneklerin evsafını ta’dat ettiğinden bu bakımdan Millî Türk Talebe Birliğinin hangi geçici madde şümûlüne girdiğinin tespitini talep etmiş bulunmaktadır.
Tarafımızdan yapılan incelemeye göre, 22.10.1972 tarih ve 1630 sayılı Dernekler Kanunu’nun geçici 1. maddesi, «Bu kanunun yayımı tarihinde mevcut olan dernekler, federasyon, birlik ve konfederasyonlar en çok altı ay içinde durumlarını bu kanun hükümlerine uydurmaya ve yeniden düzenlenecek dernek tüzüklerinden dört nüshasını, merkezlerinin bulunduğu yerin en büyük mülkiye âmirine vermeğe mecburdurlar.» demek sûretiyle bütün dernekleri şümul sahası içine almaktadır. Dolayısıyla, Millî Türk Talebe Birliği, mezkûr kanunun geçici 1. maddesine tâbidir.
MTTB’nin, mezkûr kanunun geçici 3. maddesine tâbi olup olmadığı hususuna gelince, zikri geçen kanunun geçici 3. maddesinde, kanunun yayınlandığı tarihte infisah etmiş sayılacak dernekler için, üniversite, fakülte akademi ve bunlara bağlı enstitü ve yüksek okullar ile sair her türlü resmî ve özel eğitim ve öğretim müesseselerinde kurulu olmak şartı aranmaktadır. Yani bu derneklerin kanunî ikâmetgâhlarının ve faaliyet merkezlerinin, bu öğrenim müesseselerinin içinde olması şartı zikredilmiştir. Bundan da anlaşılmaktadır ki, ancak yüksek öğrenim müesseselerinin binaları içinde kurulu ve faaliyet gösteren dernekler münfesih addedilecektir.
Millî Türk Talebe Birliği’nin bugünkü durumu itibariyle kanunun geçici 3. maddesinde aranan şartın dışında kaldığı aşikâr bulunmaktadır. Mezkur teşekkülün kanunî ikâmetgâh ve faaliyet merkezleri olarak yüksek öğrenim müesseselerinin herhangi birinin binaları ve müştemilâtı içinde bulunma durumu söz konusu değildir.
Bu itibarla heyetimiz, Millî Türk Talebe Birliği’nin, 22.10.1972 tarih ve 1630 sayılı kanunun geçici 1. maddesinin şümûlüne girdiği ve mezkûr teşekküle aynı kanunun geçici 3. maddesinin uygulanamayacağı sonucuna oy birliği ile varmış bulunmaktadır.
Keyfiyeti saygılarımızla arz ederiz. 22.12.1972.»
Böylece bu tespit kararı ile “Talebe Birliğini bu kanun içine almaz.” diye elimize bir kâğıt almış olduk.
MAHKEME BAŞKANINI HAYRETTE BIRAKAN GENÇ!
Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde Talebe Birliğine bağlı olan Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde izinsiz gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet etmekten devam eden bir davamız vardı. Mahkeme Başkanı Hamdi Özgüç Beye gittim. Ona dedim ki:
“Bizim sizde böyle bir davamız var diğerlerinin namına Genel Başkan olarak ben iştirak etsem bu davayı yürütebilir miyiz? Duruşma sırasında ben sizden ara karar isteyeceğim. Ara kararda size soracağım 1630 sayılı Dernekler Kanunu’na göre Talebe Birliği kapatıldı mı? Üsküdar’dan aldığım şu tespit davasına göre kapatılmaması lazım. Eğer Talebe Birliği kapatıldıysa bu mahkemenin devamına lüzum yok. Talebe Birliği kapatıldı mı kapatılmadı mı?” diye soracağım. Siz de şu tespit davasına göre, “Kapatılmadı” diye karar vereceksiniz.
“Bunun karşılığı olarak da ilk seçimde sizi Yargıtay üyesi seçtirirsem…” deyince “Ne diyorsun sen?” dedi. Onlar için Yargıtay üyeliği, generallik demekti.
“Diyebilirsiniz ki ne büyük laflar, sen 20-25 yaşlarında bir çocuksun, Seni Yargıtay üyesi seçtireceğim, diyorsun, eğer 4. Daire başkanı İdris Bey’i yarın buraya getirirsem ve İdris Bey derse ki bu çocuğun dedikleri doğrudur, o zaman inanır mısın?” dedim.
“İdris Bey buraya mı gelecek?” dedi.
“Getiririm ben.” dedim.
“Tamam, oğlum anlaştık.” dedi.
Ertesi gün İdris Abi’ye gittim, Hamit Bey’le böyle böyle konuştum, bunları da söyledim. Ama senin de oraya gelmeni istedi.” dedim.
İdris Bey “Tamam oğlum gidelim.” dedi. Tabi Ankara Adliyesine Yargıtay 4. Daire Başkanı’nın gitmesi demek, bir generalin birliği teftiş etmesi demekti. Bütün baroda ve Adliyede bulunan herkes, İdris Bey gelince İdris Bey’in önüne döküldüler. Hâkimin odasına gittik. Allah rahmet eylesin. İdris Abi “Bu genç, fî-sebilillah, memleket için, millet için, vatan için çalışan birisidir. Söylediği sözlerin arkasındayım, sizinle ne konuştuğunu biliyorum. O sözlerin arkasındayım.” dedi.
(10. Asliye Hukuk Mahkemesi Başkanı olan Hamdi Bey, 1973 yılında Fatih Gençlik Vakfı Matbaası’nın açılışında Yargıtay Üyesi olarak tebrik telgrafı göndermiştir.)
Mahkeme kısa bir süre sonra gün verdi, mahkemeye girdik. Ben ara kararı istedim. 1630 sayılı Dernekler Kanunu’na göre Talebe Birliği kapatıldı mı? Üsküdar’dan aldığım şu tespit davasına göre kapatılmaması lazım. Eğer Talebe Birliği kapatıldıysa bu mahkemenin devamına lüzum yok. Talebe Birliği kapatıldı mı kapatılmadı mı?” diye sordum. Savcı Ali İhsan Atay mütâlaasını bu yönde beyan etti. (Öldüyse Allah rahmet eylesin)… Mahkeme de: “Üsküdar Mahkemesinden alınan bu tespit kararına göre MTTB kapatılmamıştır.” diye ara karar verdi.
Tabi o zamanlar bu bilgisayarlar vs. yok, parmakla yazılan eski daktilolar var, oradaki kâtip de “takır tukur” ara karar yazmaya çalışıyor. Mahkemenin kapısı açık ama içeride bizden başka kimse yok. Kâtibe de “Çabuk yaz!” diyorum. “Oğlum acele etme, kapı açık birisi duyar, acele etme oğlum, yazıyor işte!” diyor hâkim. Gene kâtip öyle takır tukur yazarken “Çabuk yaz, biraz acele etsene!” diyorum. “Oğlum acele etme, dışarıdan duyulur” diyor hâkim. Allah rahmet eylesin.
MAHKEME KARARI
«Dâvâlı derneğin 22.10.1972 tarih ve 1630 sayılı yasanın geçici 3. maddesinde sözü edilen derneklerden olmadığı, belirtilen hükmün dışında kaldığı Üsküdar Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 1972/257 değişik işler ve esas sayılı dosyasına verilen bilirkişilerin 21.12.1972 tarihli raporları ile diğer mütehassıs kimselerin verdikleri mütâlaalardan anlaşıldığından, bu yönde hükme yer olmamıştır.»
Ve hüküm: «Yukarda açıklanan gerekçelerle ve C. Savcısının mütâlaasına uygun olarak Da’vânın Reddine, kabili temyiz olmak üzere karar verilip Savcı Y. Ali İhsan Atay huzuru ile davalı Dernek Başkanı Ömer Öztürk’e 23.01.1973 tarihinde tefhim kılındı..»
Ankara / 10. Asliye Hukuk Mahkemesi 21/01/1973
Bu şekilde mahkemeden karar almış olduk ama iş icraya kalıyor. Eğer icra (yani yürütme organı olan Hükümet, İçişleri Bakanlığı) alınan bu mahkeme kararını tatbik etmezse yapılabilecek bir şey yok. Allah razı olsun Başbakan Ferit Melen de bu işi hâlletti. Aldığımız bu mahkeme kararını yürürlüğe sokarak MTTB’nin resmen devamını sağlamış oldu.
MANEVİ KİŞİLERİN YARDIMLARI
Talebe Birliğinin kapatılmasının istendiği dönemde çok değişik insanlara ihtiyaç oluyordu. Öyle bir zaman Hazret-i Sâmî (k.s.) Efendimiz beni istihbarattan yetkili ve önemli bir kişiye göndermişti. Trene bindik, Ankara garında indik. Hazret bana “O sizi bulur!” demişti. Ben bulacağım adamı tanımıyordum, sadece bana ismini söyledi o kadar. Tren garda durdu, trenden indim içeri doğru yürüyordum; karşıdan gayet şık giyimli, fötr şapkalı, sakalsız, bıyıksız bir adam: “Selâmün Aleyküm” dedi. Gayet nurlu ve temiz bir yüzü vardı, nursuz, abus çehreli bir adam değildi. “Sâmî Efendi (k.s.) Hazretleri’nin gönderdiği adam siz misiniz?” dedi. “Evet, benim.” dedim. “Tamam, gel o zaman.” dedi. Allah râzı olsun, arabasına bindik. Bütün işlerimizle uğraştı, hepsini hâlletti ve ondan sonra dedi ki: “Bir daha görüşmeyelim.’’
“Tamam, bir daha aramam sizi, ama Hazret bir daha sizi bulmamı isterse yine gelir bulurum sizi, dedim.” “Tamam dedi, Hazret söylerse görüşürüz.” ve öylece ayrıldık bir daha da görüşmedik.
Hazret-i Sâmî (k.s.) Efendimiz öyle dışarıdan bakıldığında garip bir derviş olarak görülüyor ama oturduğu yerden neler yaptığını bilenler bilir.
EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ MUÂVİNİNİN İTİRAFI
Daha önce birinin ağzından sigarayı çekerek adamın ağzını kanatan Tahir Alangu’dan bahsetmiştim. Bir de Nevzat Ayaz, Emniyet Genel Müdür Muavini idi. Orhan Bey diye Kars Valiliğinden gelen bir genel müdür vardı. İşten anlamıyor, her işi Nevzat Ayaz yapıyordu. Sıkı bir düşmanlığı vardı bize… Emniyet Genel Müdürlüğüne Burdur Valisi Ömer Naci Bey ile beraber gitmiştik. Ömer Naci Bey’e benden dert yanıyor. Ağzından sigarayı çekince Tahir Alangu gibi (Nasıl bir hırsla çekmişse! ) dudağı kanadı. O kadar ince kâğıt nasıl kanatıyor? Enteresan bir şeye iki defa şahit oldum. O da aynı lafı söyledi.
“Yâ 20-25 yaşında bir çocuğa koskoca bir devlet karşı koyamadık. Mani olamadık. Talebe Birliği kanun ile kapatılıyor, Adam mahkeme ile açtı.” dedi. Beni Ömer Naci Bey’e şikayet ediyor. Laf aynı orada da “Bir çocuğa koskoca bir devlet karşı koyamadık.”
Varlık sebebi olan dernekler kapansaydı Talebe Birliği bitmişti… Burası derneklerden müteşekkil bir konfederasyon, dernekler kapatılıyor. Peki temeli olmayan bir bina çatısı ile ayakta durur mu? Temelleri yıkıldı, çatısı ayakta bu nasıl iş? …Talebe dernekleri kapatıldı, onların yerine yeni dernekler kuruldu. Yani temel (dernekler) yıkıldı, çatı (MTTB) ayakta kaldı sonra da yeni kurulan dernekler (temel), MTTB’ye (temelsiz duran çatıya) monte edildi.
Temelleri boş olarak ayakta duran çatının altına sonradan yeni kurulan dernekleri de Allah razı olsun, Faik Paşa oturttu. 1. Ordu Komutanı idi. Kendisine “Paşam bak ben buraya kadar getirdim, bundan sonrası inşallah size ait.” dedim. “Tamam evlâdım o zaman kongreyi 27 Mayıs (resmi bayram)’da yapacaksın. Sabahleyin 8’de açarsın kongreyi…
Bizim devlet töreni 13.30’da bitiyor, 13.30’da kongre bitmiş olsun. Ben oraya bir de albay gönderirim, hiç kimse gelmez size bir şey sormaya.” dedi. Allah rahmet eylesin.
Böylece olmayan bir kongre yaptık. Aşağıdaki derneklerin birleştirilmesi ile meydana gelen bir federasyon, o federasyonların birleşmesiyle meydana gelen konfederasyon…
Allah Hazret-i Sâmî (k.s.)’un yolundan ve yanından ayırmasın. Allah lûtfetti Talebe Birliği on sene daha devam etti. O da Efendi Hazretleri’nin himmeti ile…
Kaynak: Ma‘nevî Evlâdı Ömer Muhammed Öztürk’ün Sohbetleri